“Sağlık Hukuku” özel eğitim seminerinde “Denetimsiz Yurtlar Kaldırılsın” kampanyası imzaya açıldı

3.12.2016

TBB Eğitim Merkezi “Özel Eğitim” programı kapsamında düzenlenen “Sağlık Hukuku” konulu seminer, 03 Aralık 2016 Cumartesi günü, Ankara’da gerçekleştirildi.

TBB Başkan Yardımcısı ve Eğitim Merkezi Başkanı Av. Berra Besler’in açış konuşmasıyla başlayan seminere meslektaşlarımız yoğun ilgi gösterdi.

Prof. Dr. Hakan Hakeri (İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi), Prof. Dr. Pervin Somer (İstanbul Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi), Prof. Dr. Sedat Işık (Yüksek Sağlık Şurası Üyesi), Doç. Dr. Serkan Çınarlı (Manisa Celal Bayar Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi), Battal Yılmaz (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Üyesi), Av. Sunay Akyıldız (Tıp Hukuku Derneği Başkanı) ve TBB Eğitim Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Bülent Maraklı tarafından verilen seminere, TBB Başkan Yardımcısı Av. Başar Yaltı, Van Barosu Başkanı Av. Murat Timur ve Van Barosu TBB Delegesi Av. Sevilay Kurşunluoğlu da katıldı.

Eğitimin konusuyla yakın ilgisi nedeniyle Adana Aladağ’da bir yurtta çıkan yangında hayatını kaybeden çocukların anılarına ithaf edilen seminerde, “Denetimsiz Yurtlar Kaldırılsın” kampanyası imzaya açıldı.

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ

İMZA KAMPANYASI METNİ:

Adana Aladağ’da devlet yurtlarından çıkarılarak cemaatlerin, tarikatların yurtlarına mahkum edilen çocuklarımızı; ihmalin, denetimsizliğin, vurdumduymazlığın çıkardığı yangında kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz.

Yasalara aykırı olarak kurulmalarına göz yumulan bu denetimsiz yurtların derhal kapatılmasını; eğitim haklarını kullanmak için ailelerinden uzak yaşayan çocuklarımızın güvenli, nitelikli, çağdaş yaşama ve eğitim koşullarına uygun devlet yurtlarında barınmalarını istiyoruz.

AV. BERRA BESLER’İN AÇIŞ KONUŞMASI:

Değerli meslektaşlarım,

Türkiye Barolar Birliği Eğitim Merkezi olarak, belli alanlarda bilgilerini derinleştirmek ve sahip olduğu bilgiyi bir üst seviyeye çıkarmak isteyen meslektaşlarımıza katkı sağlamak amacıyla 2015 yılı mart ayında başlatmış olduğumuz, gösterdiğiniz yoğun ilgi ve katılımdan güç alarak devam ettirdiğimiz özel eğitim programının 38’incisi bugün “Sağlık Hukuku” alanında gerçekleştiriyoruz. 

Değerli katkılarını bizden esirgemeyen sayın eğitmenlerimize ve bu eğitime katılarak bizlerle birlikte olduğunuz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyor, hoş geldiniz diyorum.

Bugün aynı zamanda özel bir gün… 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü tüm dünyada ve ülkemizde, engellilere herkesle tam ve eşit haklar sağlanmasında farkındalık yaratması dileğiyle kutluyorum.

Ayrıca birkaç gün önce Adana Aladağ’da devlet yurtlarından çıkarılarak cemaatlerin, tarikatların yurtlarına mahkum edilen çocuklarımızı; ihmalin, denetimsizliğin, kaderciliğin, vurdumduymazlığın çıkardığı yangında kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Atık yeter! Biliyoruz ki cezasız kalan suçun yeniden işlenmesi kader değil, hukuksuzluktur. Sorumlular derhal tespit edilerek, adalete teslim edilsin ve hesabı sorulsun. Hesap sorulsun ki artık son olsun.

Yasalara aykırı olarak kurulmalarına göz yumulan bu denetimsiz yurtlar derhal kapatılmalıdır değerli meslektaşlarım. Eğitim haklarını kullanmak için ailelerinden uzak yaşayan çocuklarımız, bilimsel gereklere uygun olarak inşa edilmiş, güvenli, nitelikli, çağdaş yaşama ve eğitim koşullarına uygun devlet yurtlarında barınmalı ve bu yurtlar da çalışanlarıyla birlikte sıkı denetim altında tutulmalıdır.

Değerli meslektaşlarım,

Bu ülkenin yurttaşları ama aynı zamanda yurttaşların haklarını aramakla, hukukunu savunmakla görevli hukukçular olarak geleceğin ne getireceğinden endişe duyduğumuz olağanüstü bir dönemden geçiyoruz.  El birliğiyle atlatacağımızı umduğum bu zorlu süreçte savunma mesleğinin temsilcileri olarak tarafımız daima insan hakları, hukukun üstünlüğü, hukuk devleti ve demokrasidir.  

Sözünü ettiğim kavramlar tıp uygulayıcılarını da yakından ilgilendirmektedir. Tıp bilimi hukuka evrensel nitelik kazandıran bu kavramların yaşama geçtiği toplumlarda geliştiği gibi; sağlık hukuku da insan hakları kavramı ile birlikte önemli gelişmelere sahne olmuştur.

Bir insan hakkı olan ve uluslararası belgelerle bu hakkın sağlanmasında devletlerin yükümlü kılındığı sağlık alanındaki gerekli hizmetlerin yerine getirilmesinde yaşanan eksiklikler veya sağlık personelinin hatalı tıbbi müdahalelerinin neden olduğu zararlar gibi konular özel hukuk ve ceza hukuku bakımından sonuçlar doğurduğu için “sağlık” ve “tıp” doğrudan doğruya hukukun konusudur. 

Bedensel veya ruhsal rahatsızlıklar yaşayan zayıf, çaresiz, güçsüz durumdaki insanların bedensel ve ruhsal bütünlüklerini, “canlarını” emanet ettikleri kişiler hekimlerdir, sağlık personelidir. 

Sağlık hukuku; sağlık personelinde bu sorumluluk bilincinin oluşturulmasında, tıp etiğinin içselleştirilmesinde, hasta hakları ile kişi haklarının birlikte ele alınmasında her geçen gün biraz daha önem kazanmakta ve gelişmektedir.

Bir ülkede insanların en temel hakları olan sağlıklı yaşam haklarını kullanabilmeleri, sağlık hizmetinin daha etkin ve verimli hale getirilmesi, hastalara nitelikli sağlık hizmeti sunulabilmesi gibi konular o ülkede uygulanan sağlık politikalarıyla doğrudan bağlantılıdır.

Değerli meslektaşlarım,

Sağlık hizmetinde ülkemizde öteden beri yaşanmakta olan sorunlar, 2003 yılı sonrasında uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile boyut değiştirmiştir.

Hekimlerin ve sağlık personelinin ağır iş yükü performans kaygılarıyla derinleşmiş, zorunlu hale getirilen Genel Sağlık Sigortası, yeni katılım payları gibi uygulamalar, prim borçları nedeniyle sağlık güvencesinden yoksun kalan yurttaşları sağlık sorunlarına çare bulmak için acil servislere akın etmek zorunda bırakmıştır.

Türk Tabipleri Birliği tarafından yapılan açıklamalara göre, sözünü ettiğimiz süreçte Türkiye’de acil servis vaka sayısında, hekime başvurma oranında ve ilaç kullanımında çarpıcı yükselişler görülmektedir.

Acil servislerdeki yoğunlaşmaya bağlı olarak sağlıkta şiddet olayları da en çok acil servislerde yaşanmaya yaşanmaktadır.

Bütün bunların yanı sıra 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle kimi hastaneler kapatılmış, on binlerce kişi işten el çektirilmiş veya çıkarılmıştır. Bunlar arasında çok sayıda hekim ve sağlık çalışanı yer almakla birlikte farklı alanlarda çalışan ve görevine son verilenler açısından da belli bir sürenin sonunda sağlık güvencesinden nasıl yararlanacakları sorgulanmaktadır. Bildiğiniz gibi işten çıkarılanların, bu tarihten itibaren 10+90 olmak üzere 100 gün sağlık yardımından yararlanma hakkı bulunmaktadır.

Gözaltında veya cezaevinde yapılan muayenelerin tıbbi etiğe uygun olup olmadığı ise geçmişten bu yana sorgulanan bir konudur.

Öte yandan terörün hemen her gün can almaya devam ettiği bölgelerde sağlık çalışanlarının baskı ve tehdit altında olduğu, hekim ve personel yetersizliği, yurttaşlarımızın sağlık hizmetine erişmekte güçlükler çektiği bir gerçektir.

Değerli meslektaşlarım, 

Sorunlarımız çok. Ülke gündemimiz gibi yasalarımız, yönetmeliklerimiz, genelgelerimiz; sağlık, eğitim ve benzeri alanlardaki politikalarımız da sık sık değişiyor. Biz avukatlar olarak halkın haklarını ve hukukunu en iyi şekilde savunabilmek için bilgimizi sürekli tazelemek durumundayız.

Bu çerçevede Türkiye Barolar Birliği Eğitim Merkezi olarak gerek barolarımızdan gelen talepler doğrultusunda Anadolu’nun dört bir yanında gerçekleştirdiğimiz seminerlerle gerek Ankara’da yaptığımız özel eğitim seminerleriyle meslektaşlarımıza katkı sunmaya devam ediyoruz.

Bugüne kadar barolarında düzenlediğimiz seminerlerle 77.149, Ankara’da düzenlediğimiz özel eğitim seminerleriyle 5.900 meslektaşımıza eğitim hizmeti sunduk.

Staj eğitim programlarıyla birlikte bugüne kadar eğitim verdiğimiz avukat ve avukat stajyeri sayısının 85.526’ya ulaştığını sizlerle paylaşmak isterim.

Bugünkü eğitimin de önemli yarar sağlayacağına duyduğum inançla ve başarı dileklerimle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

AKTİF KATILIM

Seminerde eğitim alan 161 meslektaşımız eğitmenlere yönelttikleri sorularla çalışmalara aktif katılımda bulundular.

Çalışmalar TBB Başkan Yardımcısı ve Eğitim Merkezi Başkanı Av. Berra Besler’in yaptığı kapanış konuşması ve eğitmenlere plaket takdimiyle sona erdi.

AV. BERRA BESLER’İN KAPANIŞ KONUŞMASI: 

Değerli meslektaşlarım,

Anayasamızla, Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan, insanın yaşam hakkını, sağlıklı yaşam hakkını konu alan “Sağlık Hukuku” alınanda bugün çok özel bir eğitim çalışmasını birlikte gerçekleştirdik.

Çok başarılı geçtiğine tanık olduğum bu seminerden kendi adına hayli yararlandım. Katkı sunan eğitmenlerimize ve katılımcılara teşekkürlerimi sunuyorum.

Sağlık Hukuku; sağlık hakkının ve hasta haklarının, insan hakları ile birlikte ele alınması ile önem kazanmakta ve gelişmekte olan bir alandır.

İnsanların beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmeleri bakımından insan haklarından olan sağlıklı bir çevreye ve insan onuruna yakışır bir şekilde barınmaya da ihtiyaçları vardır.

Çocuklar söz konusu olduğunda evrensel hukuk açısından sorumluluklar ve yükümlülükler daha da artmaktadır.

Adana Aladağ’da yaşanan olayda insanın en temel haklarından olan yaşama hakkı, sağlık hakkı ve insan onuruna yakışır bir şekilde barınma hakkı ihlal edilmiş, çocuklarımız feci bir şekilde hayatlarını kaybetmişler, aileler perişan olmuşlar, toplum vicdanı derinden yaralanmış, yüreklerimiz yanmıştır.

Aladağ’da, çocukların denetimsiz yurtlarda barınmaya mecbur bırakılması sonucunda meydana gelen bu olay her yönüyle insan haklarını ve sağlık hukukunu ilgilendirdiğinden bugünkü çalışmamızı kaybettiğimiz çocuklarımızın anılarına ithaf ediyorum.

Bu acı olayların bir daha tekrarlanmaması için, “Yasalara aykırı bir şekilde kurulmalarına göz yumulan denetimsiz yurtların kapatılması, eğitim haklarını kullanmak için ailelerinden uzak yaşayan çocuklarımızın güvenli, nitelikli, çağdaş yaşama ve eğitim koşullarına uygun devlet yurtlarında barınmaları” talebimizle yetkililere sunmak üzere hazırladığımız dilekçe ile imza kampanyamızı başlatmış bulunuyoruz.

Bu imza kampanyası, ilgili ve yetkililerin bu konuda yapacakları olumlu çalışmalara destek vermek ve demokratik bir hakkın kullanılması amacıyla başlatılmıştır.

Devam edecek olan imza kampanyamıza birkaç saat içinde destek veren 120 meslektaşımıza teşekkürler ediyoruz.

Barolarımızın da kendi illerinde imza kampanyası başlatarak konuya destek vermelerini diliyoruz.