DÜZCE VE MALATYA BAROLARINA “İSTİNAF” SEMİNERİ

2.10.2016

TBB Eğitim Merkezi tarafından düzenlenen “istinaf” konulu seminerler, 01 Ekim 2016 tarihinde Düzce ve Malatya barolarının ev sahipliğinde verildi.

Malatya Barosu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirilen “CMK Uygulamaları - İstinaf” ve “HMK Uygulamaları - İstinaf” konularını içeren seminere meslektaşlarımız yoğun ilgi gösterdi. TBB Eğitim Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Rüstem Kadri Septioğlu’nun sorumluluğunda; Prof. Dr. Ali Kemal Yıldız, Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman Kavasoğlu ve Av. Turgay Demirci tarafından verilen seminere Malatya Barosu Başkanı Av. Enver Han ile Yönetim Kurulu üyeleri de katıldı. Seminerde 180 meslektaşımıza eğitim hizmeti sunuldu.

Fotoğraflar için tıklayınız

TBB Eğitim Merkezi tarafından düzenlenen “CMK Uygulamaları - İstinaf” ve “HMK Uygulamaları - İstinaf” konularını içeren seminer, Düzce Barosu’nun ev sahipliğinde, TBB Başkan Yardımcısı ve Eğitim Merkezi Başkanı Av. Berra Besler’in katılımıyla gerçekleştirildi.

Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Murat Öksüz, Av. Tamer Şahin ve Av. Dr. Salih Oktar’ın verdiği seminere Düzce Barosu Başkanı Av. Ali Dilber ve Yönetim Kurulu üyeleri de katıldı.

Düzce Adliyesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen seminerin açılışında konuşan TBB Başkan Yardımcısı ve Eğitim Merkezi Başkanı Av. Berra Besler, Türkiye’nin yaşamakta olduğu olağanüstü sürece ve Lozan’ı hedef alan sözlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   

Fotoğraflar için tıklayınız

Av. Berra Besler’in konuşması şöyle:

BİZLERİ ARZULADIĞIMIZ TÜRKİYE’YE KAVUŞTURACAK OLAN

OLAĞANÜSTÜ HALİ NORMALLEŞTİRMEK DEĞİLDİR

Hepimiz toplumun adalete olan güven duygusunun tesis edildiği, yargı bağımsızlığının tartışma konusu olmaktan çıktığı, darbe tehditlerinin, terör eylemlerinin son bulduğu bir Türkiye’de barış ve huzur içerisinde yaşama özlemi duyuyoruz.

Her güne şehit haberleriyle uyandığımız, şiddetin her türlüsüyle sarsıldığımız; insan hakları, hukukun üstünlüğü, basın ve ifade özgürlüğü, kadın erkek eşitliği gibi çağdaş değerlerden hızla uzaklaştığımız, hukuk güvenliğinin büyük ölçüde kaybolduğu bu olağanüstü süreçten el birliğiyle çıkalım, güzel ülkemizi aklın ve bilimin rehberliğinde hak ettiği aydınlığa taşıyalım istiyoruz.

Bizleri arzuladığımız Türkiye’ye kavuşturacak olan; hukuk devleti ilkelerini yıpratan uygulamalar; laikliğin içeriğini boşaltan tartışmalar, insanların yaşam tarzlarına müdahale eden, özgürlükleri kısıtlayan yasaklar değildir değerli meslektaşlarım. Olağanüstü hali normalleştirmek de değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu önderlerini -ki onlar başımızın tacıdır- ve ülkemizin onur belgesi Lozan’ı hedef alan söylemler hiç değildir.

Ulusumuzun varlığına kasteden Emperyalist güçlerin, Türkiye’yi bölüp parçalama projelerini yerle bir eden Lozan Anlaşması çok zor kazanılmış bir zaferdir. Yoksa işgalci güçler, Türkiye üzerindeki emellerinin belgesi olan Sevr’i gönüllü olarak yırtmışlar da bizim mi haberimiz olmamıştır.  

Tarihi gerçeklerle ve devlet adamlığı ciddiyetiyle hiçbir şekilde bağdaşmayan “Birileri de bize Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştı” sözleri, her şeyden önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, dava arkadaşlarına ve onun önderliğinde bağımsızlık mücadelesi uğruna canlarını veren şehitlerimize ve ulusumuza saygısızlıktır. 

Değerli meslektaşlarım,

Bizleri arzuladığımız Türkiye’ye kavuşturacak olan; hukukun üstün değerleri etrafında kenetlenmek; Büyük Atatürk’ün ışıklı yolundan ayrılmadan, Cumhuriyetimizin kazanımlarını ve onun “demokratik, laik hukuk devleti” niteliklerini korumak ve güçlendirmek; şeffaflık içerisinde, herkesin görüşünü özgürce dile getireceği bir zeminde sorunlara birlikte çözüm üretmektir. Ortak değerlerimizi yıpratan, beraberlik ruhunu inciten ve toplumu kutuplaştıran politikalarda ısrar etmek, ülkemize ve toplumumuza zarar vermekten başka bir sonuç doğurmayacaktır.

MAĞDURİYET İDDİALARINI GEÇİŞTİRME LÜKSÜMÜZ YOKTUR

Değerli meslektaşlarım,

Olağanüstü dönemler, hukuka en çok ihtiyaç duyduğumuz dönemlerdir. Yurttaşlarımızı öldürmeye, Gazi Meclis’i bombalamaya cüret eden hain kalkışmanın tüm sorumlularını ortaya çıkarmak, ülkemiz üzerindeki terör ve darbe tehditlerini ortadan kaldıracak bir düzeni, hukuk içerisinde kalarak sağlamak zorundayız. 

Suçluyla masumu birbirinden ayıracak olan tek yol hukukun yoludur. Biz hukukçuların; on binlerce kişinin haklarında yargı kararı olmadan işlerinden atılması, gelirlerinden edilmesi, hukuki bir delile dayanmadan yapılan gözaltı ve tutuklamalar ile birlikte ortaya çıkan mağduriyet iddialarını geçiştirme lüksümüz yoktur.

Yargıçların, savcıların ve avukatların uygulamalarının, adil yargılanma hakkının hayata geçirilmesindeki önemli rolü bizlere bir yurttaş olmanın ötesinde sorumluluklar yüklemektedir. Mahkemeleri gerçeğe ulaştıracak olan adil yargılanma ilkesinin hayata geçirilmesi de ancak bağımsız savunmanın temsili ile sağlanabilir. O nedenle bu olağanüstü dönem, bağımsız savunmaya her zamankinden fazla ihtiyaç duyduğumuz dönemdir.

Değerli meslektaşlarım,

Yaşadığımız bu olağanüstü dönemde meslektaşlarımızın üstlendikleri davalarla özdeşleştirilerek suçlanmalarını kabul etmemiz mümkün değildir. Özgür ve bağımsız savunmayı kısıtlayan, avukatları mesleki faaliyetlerinden dolayı baskıyla, soruşturmayla, ceza davalarıyla karşı karşıya bırakan uygulamaların olsa olsa suçluyla masumun ayrılmasını istemeyen karanlık güçlerin işine geleceği açıktır. Herkesin savunma hakkı olduğu unutulmamalı, bugün yapılan yanlışların işkence ve kötü muamele iddialarına da zemin hazırlayacağı göz ardı edilmemelidir.  

Mesleki faaliyetler dışındaki eylemlerinden dolayı suçlanan avukatlar varsa bunlar hakkındaki iddiaların da hukuki delilleriyle birlikte bir an önce ortaya konması gerekir.

EĞİTİM HİZMETİ SUNDUĞUMUZ AVUKAT VE AVUKAT STAJYERİ SAYISI 80.141’E ULAŞTI

Değerli meslektaşlarım,

Bildiğiniz gibi bugünkü eğitimimizde istinaf sisteminin işleyişini HMK ve CMK uygulamaları bakımında ele alacağız. İlk derece mahkemesi ile temyiz mahkemesi arasında ikinci bir denetim yolu getiren “kanun yolu” olarak sistemimize giren istinaf sisteminin başarısı da; yeni deliller toplama, yeni tanıklar dinleme, yeniden keşif yapma gibi yetkilerle donatılmış bulunan istinaf mahkemelerinin gerçeğe ulaşmadaki başarısıyla orantılı olacaktır ve bunu sağlayacak olan da hukuk uygulayıcılarıdır.

O nedenle biz avukatların da yargılama sürecinde önemli değişiklikler getiren istinaf sistemi hakkında hızla bilgilendirilmeye ihtiyacımız var.

Türkiye Barolar Birliği Eğitim Merkezi olarak barolarımızdan gelen talepler doğrultusunda Anadolu’nun dört bir yanında ve yine Ankara’da yaptığımız özel eğitim seminerlerinde, meslektaşlarımıza ihtiyaç duydukları hukuk alanlarında eğitim hizmeti sunuyoruz.

Meslek İçi Eğitim ve Staj Eğitimi olmak üzere iki ana koldan yürüttüğümüz faaliyetler sonucunda, bugüne kadar;

  • 687 meslek içi eğitim semineri ile Türkiye genelindeki barolarımıza kayıtlı 72.903 meslektaşımıza, barolarına gitmek suretiyle eğitim hizmeti sunduk.
  • 2015 Eylül ayında uygulamaya koyduğumuz “Özel Eğitim Programı” ile ülkemizin çeşitli barolarından 4.892 meslektaşımıza eğitim verdik.
  • Staj Eğitimi Çalışmaları kapsamında 40 ayrı staj eğitim programı düzenledik ve farklı barolardan 2.346 avukat stajyerimize staj eğitimi verdik.

Bugüne kadar yaptığımız çalışmalar neticesinde; eğitim hizmeti sunduğumuz avukat ve avukat stajyeri sayısının 80.141’e ulaştığını söylemekten mutluluk duyuyorum.

Çalışmalarımıza hiçbir karşılık beklemeden katkı sunan ve Türkiye Barolar Birliği eğitim seferberliğini gerçekleştiren eğitmenlerimize, bizimle işbirliği ve dayanışma içinde olan barolarımıza şükranlarımı sunuyorum. Eğitimlere gösterdikleri ilgi için tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum. Bugünkü eğitimin de önemli yarar sağlayacağına duyduğun inançla, beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.