ÇANKIRI BAROSU’NA İSTİNAF SEMİNERİ VERİLDİ

27.06.2016

Fotoğraflar için tıklayınız

TBB Eğitim Merkezi Meslek İçi Eğitim Çalışmaları kapsamında Çankırı Barosunun ev sahipliğinde düzenlenen “CMK Uygulamaları - İstinaf” ve “HMK Uygulamaları - İstinaf” konularını içeren seminer, 25 Haziran 2016 Cumartesi günü TBB Başkan Yardımcısı ve Eğitim Merkezi Başkanı Av. Berra Besler’in katılımıyla gerçekleştirildi.

Çankırı Barosu Başkanı Av. Erkan Köroğlu ve Yönetim Kurulu üyelerin ev sahipliğindeki seminere eğitmen olarak Prof. Dr. Adnan Deynekli, Prof. Dr. Çetin Arslan, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Murat Öksüz ile TBB Eğitim Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Recep Adıgüzel katıldı.

Meslektaşlarımızın yoğun ilgi gösterdiği seminerin açış konuşmasını yapan TBB Başkan Yardımcısı ve Eğitim Merkezi Başkanı Av. Berra Besler, Türkiye’nin bir türlü halledemediği iç ve dış sorunlarla uğraştığı zorlu bir dönemden geçtiğini belirterek şunları söyledi:

Sınırlarımızın hemen ötesinde insan haklarının en ağır şekilde ihlal edildiği çatışmalar bitmek bilmiyor. Bu durum ülkemize; sınır illerimize düşen füzeler, metropollerimizde patlayan bombalar, hepimizin canını yakan şehit haberleri, korunmaya muhtaç milyonlarca sığınmacı olarak yansırken Batı ile olan ilişkilerimizde de sorun üzerine sorun yaşıyoruz.  

Daha üç hafta önce Alman Parlamentosu’nun 1915 olaylarını soykırım olarak tanımlayan kararını tartışıyorduk. Bugün, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Genel Kurulunda kabul edilen “Türkiye’de Demokratik Kurumların İşleyişi” başlıklı rapor ve karar tasarısı gündemimizde. Hukuk devletinin işlerliği, yargı bağımsızlığı, basın ve ifade özgürlüğü gibi konularda ağır eleştiriler içeren tasarının görüşülmesi sırasında Türkiye’nin siyasi denetime alınmasına yönelik bir önergenin son anda reddedildiği gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Öte yandan Avrupa Birliği ile “referandum restleşmesi eşliğinde, müzakereleri çıkmaza sürükleyecek bir gerginlik yaşıyoruz.

İç meselelerimizde yaşanan kutuplaşmanın bir sonucu olarak, uluslararası ilişkiler açısından büyük önem taşıyan bu gelişmeler karşısında da ortak paydalarda buluşamıyor olmamız üzüntü vericidir.

Değerli meslektaşlarım;

Yaşadığımız sıkıntıların temel nedeni, demokrasi ve barış içinde bir arada yaşamamızın güvencesi olan hukuk devletine ve onu ayakta tutan kuvvetler ayrılığı ilkesine yönelik yıkıcı girişimler olduğu gibi, bu zorlu süreçten bizi çıkaracak olan da hukukun üstün değerleri etrafında birleşmek olacaktır.

Oysa biz, ülkemizin geleceğinde belirleyici olacak her konuya ilişkin her tartışmada şiddet dilini ve şiddeti, ötekileştirmeyi, dayatmayı, keyfiliği, “ben yaptım oldu” zihniyetini ve çoğunluk baskısını kullanarak evrensel hukuktan, çağdaş demokrasi anlayışından uzaklaşıyoruz. Öyle olunca da tartışmak yerine çekişiyor, ortak paydalarda buluşmak yerine ayrışıyor, kamplaşıyoruz.

Değerli meslektaşlarım,

Türkiye’nin hukuk sistemini, eğitim sistemini, güvenliğini, özetle hepimizin yaşamını derinden etkileyecek yasa değişiklikleri TBMM’ye aynı anlayışla sunulmakta ve sorunlar büyümeye devam etmektedir.

Bu kısır döngü içinde, son yıllarda Türkiye’de üzerinde en çok tartışılan konulardan biri yargı olmuştur. Ama bu tartışmalar demokratik bir tartışma ortamında, uzlaşı anlayışı içinde yapılmadığından sorunlar çözülmediği gibi daha da büyümüştür.

Bunlardan biri de bugünkü eğitim seminerimizin konusu, bir kanun yolu olan “istinaf”ı yakından ilgilendiren ve yüksek yargı organlarını adeta yeniden yapılandırmayı hedefleyen yasa tasarısıdır.

Değerli meslektaşlarım,

20 Temmuz’da faaliyete geçecek İstinaf mahkemelerinin, Yargıtay ve Danıştay’ın iş yükünü azaltacağı gerekçesiyle hazırlanarak TBMM’ye gönderilen ve Adalet Komisyonu’nda görüşülerek kabul edilen “Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”na göre Yargıtay ve Danıştay’daki daire ve üye sayıları düşürülecek, görev süreleri sınırlandırılacak ve tasarının yasalaşarak yürürlüğe girmesiyle her iki kurumdaki dairelerin üyelikleri kendiliğinden sona erecektir.

  • Tasarıda en önemli değişiklikler geçici maddelerle düzenlenmiştir.
  • Yargıtay ve Danıştay daire üyelerinin tamamının üyeliğinin düşmesine bağlı olarak, bu iki kurumda yeniden üye olamayanların, “atama veya seçim nedeniyle yürüttükleri görevlerin de, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren sona ermesi” hükme bağlanmaktadır.
  • Bu çerçevede HSYK ve YSK’ya Danıştay ve Yargıtay’dan gelen üyelerin yeniden seçilmemesi ya da atanmaması halinde HSYK ve YSK üyelikleri de düşecektir.
  • Anladığımıza göre kanunun yürürlüğe girmesiyle bütün Danıştay ve Yargıtay daire üyeliklerinin üyelikleri düşecek, HSYK ve YSK’ya bu iki kurumdan gelen üyelerin bu görevleri ise yeniden seçilip seçilmediklerine bağlı olarak düşecek veya düşmeyecektir.
  • Anayasa Mahkemesi’ne Yargıtay ve Danıştay’dan gelen üyelerin durumu ise belirsizdir.

Şeffaflıktan ve katılımcı demokrasi anlayışından uzak bir yaklaşımla gündeme getirilen; Anayasanın ruhuna, hukuk devleti anlayışına, kuvvetler ayrılığı ilkesine, yargı bağımsızlığına, yargıç tarafsızlığına ve teminatına tamamen aykırı bu tasarının yasalaşması halinde yargıda büyük bir kaos yaşanacaktır.

İlgililere sormak isteriz. Yapılacak değişiklikle:

  • Üyeliği düşürülenler arasından yenilerinin 5 gün içinde atanacak olması, Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yolunu tıkamayacak mıdır? 
  • Yeni üyeler, üyelikleri düşürülenler arasından hangi kriterlere göre yeniden atanacaklardır?
  • Böyle bir düzenleme Anayasa’nın 139. maddesinde tarif olunan hakimlik ve savcılık teminatına aykırı değil midir?
  • Anayasal statüye sahip Yargıtay ve Danıştay üyeleri, demokratik ülkelerde emsaline bugüne kadar rastlanmayan bir şekilde yasayla nasıl azledileceklerdir? Yeniden seçilemeyenler daha alt görevlere hangi hukuk anlayışı ve sistemi içerisinde atanacaklardır?
  • Üyeliği düşürülecek ve yeniden atanma beklentisine girecek olan hakim ve savcılar hangi güvenceyle bağımsız ve tarafsız davranacaklardır?
  • Anayasa’ya göre üyelerinin dörtte biri Cumhurbaşkanı tarafından seçilen ve şimdiye dek boşalan üyeliklere görevdeki cumhurbaşkanlarının atama yaptığı Danıştay’da, tüm daire üyeliklerinin bir anda düşmesinden sonra yeni oluşacak Danıştay üyelerinin dörtte birinin tek seçici tarafından görevlendirilmesi yargı bağımsızlığına, yargıç tarafsızlığına uygun mudur?
  • Yargıçların ve savcıların hukuk güvenliğinden yoksun olduğu bir sistemde, vatandaşın hukuk güvenliği nasıl sağlanacaktır?

Bu kadar önemli değişiklikler içeren ve pek çok soru barındıran bir tasarının, İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesine bir ay kala TBMM’ye sunulması ve Adalet Komisyonu’nda alelacele görüşülmesi, aynı zamanda medyada tasfiye edilecek isimlerin şimdiden belirlendiğine ilişkin haberlerin yer alması endişe vericidir.

Değerli meslektaşlarım;

Bildiğiniz gibi bugün, 20 Temmuz 2016 tarihinden itibaren çalışmaya başlayacak Bölge Adliye Mahkemelerinin işleyişini HMK ve CMK uygulamaları açısından ele alacağız.

İlk derece mahkemesi ile temyiz mahkemesi arasında ikinci bir denetim yolu getiren istinaf sistemi, yararları ve zararları bakımından yıllardır tartışılıyor. Hukuki ve siyasi olarak getirilen olumlu ve olumsuz eleştiriler bir yana, yargılama sürecinde çok önemli yenilikler getiren ve temyiz sistemimizi de değiştirecek olan istinafın öncelikle iyi bilinmesi, iyi öğrenilmesi gerekiyor.

Bir yargılama makamının verdiği kararın, başka bir yargılama makamı tarafından denetlenmesi olarak tarif edebileceğimiz “kanun yolu” olarak sistemimize girecek olan istinaf mahkemeleri ilk derece mahkemelerinin kararlarını hem olay yönünden hem de hukuki yönden denetleyecektir.

Sistemin başarısı;  yeni deliller toplama, yeni tanıklar dinleme, yeniden keşif yapma gibi yetkilerle donatılmış bulunan istinaf mahkemelerinin gerçeğe ulaşmadaki başarısıyla orantılı olacaktır ve bunu sağlayacak olan da hukuk uygulayıcılarıdır.

Biz avukatların da bu konuda hızla bilgilendirilmeye ihtiyacımız var.

Değerli meslektaşlarım,

Türkiye Barolar Birliği Eğitim Merkezi olarak barolarımızdan gelen talepler doğrultusunda Anadolu’nun dört bir yanında ve yine Ankara’da yaptığımız özel eğitim seminerlerinde meslektaşlarımıza bu konuda katkı sunmaya çalışıyoruz. Bizleri aydınlatan sayın eğitmenlerimize bir kez daha teşekkür ediyorum.

TBB Eğitim Merkezi olarak barolarımızla kurduğumuz eğitim ağı sonucunda bugüne kadar 683 meslek içi semineriyle 72.405 meslektaşımıza barolarına gitmek suretiyle eğitim hizmeti sunduk.  

Ankara’da gerçekleştirdiğimiz özel eğitim seminerleri ve staj eğitim programlarıyla birlikte bugüne kadar eğitim hizmeti sunduğumuz avukat ve avukat stajyeri sayısı 79 bin 426’ya ulaşmıştır

Eğitimlere gösterdikleri ilgi için tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum. Bugünkü eğitimin de önemli yarar sağlayacağına duyduğun inançla, beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.